23 Temmuz 2007

İYİ VE KÖTÜ

Yılmaz Erdoğan'dan hayattaki İyilerin ve Kötülerin ortak yaşamlarının çok güzel bir analizi .

Biliyorum , çoğunuz iyi insanlarsınız . Bu yüzden hep kötüler kazanıyor zaten .

Birçok kötü , hatta alçak tanıdım . Çoğu neşeli insanlardı . Hiçbirinde çekingen bir ruh haline rastlamadım.

Kötüler atak , iyiler pısırıktır, etrafınıza bakın , en heyecan verici , en eğlenceli insanlar hep sahtekârlardır . Hepsi paldır küldür konuşan , ağız dolusu gülen insanlardır . Çünkü sahtekâr , sempatik olmak zorundadır . İyinin böyle bir mecburiyeti yoktur . İyi, sıkıcıdır . Kadınlar iyilere değil , güvenilmez erkeklere aşık olur bu yüzden. Zaten aşk , denen altüst oluşla ancak bir üçkâğıtçı basa çıkabilir . Aşkın tadını çıkaramaz iyiler . Onlar sarılıp sessiz bir uzanmayı aşk
zanneder . Tekdüzedirler . Yavaştırlar . Kadınlar da dertlerini onlarla paylaşır ama gidip bir güvenilmezle sevişirler . Tutku kötülerin işidir .

Sessiz ve efendi bir insan cümlesiyle tanımlanan bir iyilik kolaydır . Sahtekârlık daha zordur , maharet ister . Zeki , hızlı ve atak olmalıdır . Enerjiktir.

Üçkâğıtçı ... Sahtekârın en sempatik , en başarılı şekli . İyi bir hatiptir o . İnandırıcıdır . Konuştuğu zaman etrafındaki tüm iyi ve dürüst insanlar ağzının içinde kaybolur . Hem çok iyi fıkra anlatır hem hüznün tüm renklerinden haberdardır . Kahkahasında pirzola tadı , hüznünde bazen ölümün sesi vardır .

Adam başarılıdır . Yeteneklidir . İyilik kolaydı r. Kötülük maharet ister . İyi olmak için , kimseye kötülük yapmamak yeterlidir . Ama kötü olmak için daha çok çalışmalısınız ! İyi , kötü karsısında güvensiz , enerjisiz , çaresizdir .

Filmlerde bile iyi , kötüleşmeden kötünün hakkından gelemez . Yeminini bozar ve kavgaya girer . Oysa kavga kötünün mesleğidir asıl . Biz iyi seyirciler perdedeki iyi adamımız kan döktükçe rahatlarız . Ve iyi kötüyü yendi diye seviniriz . Oysa artık hepimiz kötüyüzdür filmin sonunda . Hatta biz kötü den daha çok insan öldürmüşüzdür .

Bir iyi için en zor olan , kötüye Sen kötüsün demektir . Çünkü iyi , utangaçtır . Hırsıza hırsız diyemez . Kötünün yerine utanır , sahtekârın yerine yüzü kızarır, hırsızın yerine yerin dibine geçer ... Bu sırada kötüler, sahtekârlar, hırsızlar deli gibi eğlenmektedir . Çünkü onların yerine utanan , sıkılan , yerin dibine geçen birçok iyi insan vardır . Şeytan bile bazen yorulur kötülük yapmaktan . Ama hayatlarını salt kötülük yapmaya adayanlar asla durmazlar ; bunu çok iyi biliyorum . Güzel kıyafetleri , briyantinli saçları , resmi arabaları , siyah gözlükleri ve korumaları vardır . Ama ruhları şeytandır . Kötünün en büyük avantajı iyideki kahrolası utanma
duygusudur . Bu duygu iyiyi öylesine zayıf düşürür ki ağzını açıp bir kelime söyleyemez . Halbuki öylesine kararlı çıkmıştır ki kötünün karşısına . Herşeyi açık açık söyleyecektir . Başına gelecekleri göze almıştır !... Ama olmaz . Yapamaz .

Çünkü iyiler korkaktır . Çünkü iyiler herkese acır , en çok da kendilerine . Susmak , acımak , utanmak , korkmak ...

Farkında mısınız ey iyi insanlar , ne kadar sıkıcı şeylerle uğraşıyorsunuz ! Kötüler kazanınca da şaşırıyorsunuz ! Tarih boyunca iyiler kazanmasalar da , bir şekilde ayakta kalmayı başardılar . İyinin yazgısıydı bu . Şeytan her zaman saldıracak , yere yıkmaya çalışacak , akılları karıştıracak ve iktidarına devam etmeye çabalayacaktı . Babalarımız iyi insanlardı ve bize de iyi olmamızı öğütlediler . Biz de iyi insanlarız . Ve çocuklarımıza aynı şeyi öğütlüyoruz . Hepimiz kötülerin yanında çalışıyoruz .

Haydi iyi insanlar !

Haydi sessiz , efendi , sıkıcı , korkak , utangaç ve iyi insanlar ! Çalışın !

Kötülerin size ihtiyacı var !

YILMAZ ERDOĞAN

18 Temmuz 2007


adam olmak

çevrende herkes şaşırsa bunu da senden bilse
sen aklı başında kalabilirsen eğer
herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır
hem kendine güvenebilirsen eğer
bekleyebilirsen usanmadan
yalanla karşılık vermezsen yalana
kendini evliya sanmadan
kin tutmayabilirsen kin tutana

düşlere kapılmadan düş kurabilir
yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer
ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir
ikisini de vermeyebilirsen değer
söylediğin gerçeği büken düzenbaz
kandırabilir diye safları dert edinmezsen
ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz
koyulabilirsen işe yeniden
döküp ortaya varını yoğunu
bir yazı turada yitirsen bile
yitirdiklerini dolamaksızın dile
baştan tutabilirsen yolunu
yüreğine sinirine dayan diyecek
direncinden başka şeyin kalmasa da
herkesin bırakıp gittiği noktaya
sen dayanabilirsen tek

herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen
unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken
dost da düşmanda incitemezse seni
ne küçümser nede büyültürsen çevreni
her saatin her dakikasına
emeğini katarsan hakçasına
her şeyiyle dünya önüne serilir
üstelik oğlum

adam oldun demektir.


rudyard kipling
tercüme: bülent ecevit

23 Nisan 2007

İMKANSIZI SEVMEK














Bu sabah bütün hüznümle çıktım sokağa
Bütün hüznümle dolaştım gün boyu
Bütün hüznümle geldim yanına
Belli etmemeye çalıştım sana
Fark ettin, sordun üstelik

Neyin var dedin
Dedim ya, hüzünlüyüm bu gün
Ne var ne yok, hepsini yanıma aldım
Hepsini...

Sahte gülücükler dağıttım
Nedensiz, gereksiz...
Utandım kendimden sonra
Ve korktum
Anlamandan...
Anlamadın, ne güzel...

Zor iş sevmek seni
İmkansız sevmemekse,
bir kez gördükten sonra
Nerden çıktın karşıma
Neden çıktın karşıma
Yoktu bu kadar hüznüm
Hüzün kattın yaşantıma...


Berkay
27.04.2004

DELİ GİBİ















Deli gibi seviyorum seni sevmeyi
Deli gibi özlüyorum senli geceleri
Kırık kalbimin vefasız öpücükleri
Ağlatacaksınız beni çocuk gibi
Bu öpücük candan değil
Bu öpücük can acıtan
Bu öpücük yakan tenimi…
Bir kırık kalp
Bir buruk anı
Deli gibi severim sana aşık olmayı
Deli gibi özlerim senli geceleri
Senli gecelerin vefasız öpücükleri
İncitmeyin beni…

Berkay
26.04.2004

GÜN BATIMLARI














Gün batımları bir başka güzel artık
Hele de berabersek o vakit
Gelecek günün de güzel doğacağı
Yeni güne güzellikler sığdıracağımız
Güzel bir gün yaşayacağımız kesindir
Seninle gün batımlarını izlemek yok mu
Benim en büyük zevkimdir


Berkay
08.07.2004

17 Mart 2007

BİR BİLSEN




Tutamadım sevdanı bir tanem
Gözlerin güneş parçasıydı
Ellerin ateş
Tutamadım ellerinden...

Sevdasız kaldım
Düş bile kuramadım
Yalnız kaldım
Kaç gece rüyalarda aradım seni
Kaç gece buldum
bilemezsin...

Gördün mü sevdasını dağlara yazanı hiç
Ben yazdım
Kocaman bir dağa hem de
Senin adını verdim ona
Ne kadar da mutlu oldu...

Ne ateşli gözlerdi onlar
Ne bakışlar yayardı
Ben bakamadım bir tanem
Utandım –hem de nasıl- bilemezsin...
Onun için tutamadım ellerinden, çekindim
Sen de uzatmadın ellerini
Nasıl isterdim oysa...

Seni hep yazdım bir tanem
Hep söyledim, düşündüm
Yorulmadım hiç
Şimdi bile nasıl dincim
Nasıl seviyorum seni...

Bir bilsen...


26.04.2004
Brky

ZİYAN EDİLMİŞ ANLAR




ziyan edilmiş anlarım var
yalnız gecelerimde hatırladığım
iç acıtan anlar
her hatırlayışta
boğuk bir toz kalkar yüreğimden
iki damla yaş dökülür gözlerimden
çok anım var böyle çok
hepsi de ziyan edilmiş anların tanığı
ziyan edilmiş anlarım var
yalnız gecelerimde hatırladığım
ve unutulması mümkün olmayan...


24.02.2004
Brky

YALNIZLIK



Ne kötü bir rüya
İçinde yaşıyorum hayatın
Hayat kalabalık
Ta kendisiyim yalnızlığın


13.11.2002
Brky

Kitap Önerisi 3: Suç ve Ceza (Dostoyevski)


"İşkence şimdiden mi başlıyor, vicdan azabı şimdiden mi başlıyor? İşte, evet evet, işte! Gerçekten de başlıyor!"
Gerçekten de, az önce pantolonunun parçasından kestiği tirfillenmiş parçalar yerde, odanın ortasında sürünüyordu, içeriye birisi gircek olsa ilk bunları görürdü.
"Ne oluyor bana böyle?" diye haykırdı yarı çılgına dönmüş bir halde.
Bu sırada tuhaf bir şey geldi aklına. Belki de giysileri baştan aşağı kana bulanmıştı, ama kendisi sadece yeteneklerini iyice yitirdiğinden bunları göremiyordu. Olur mu olur! Çünküt gerçekten de aklı, kavrayışı yerinde değildi. Birden para kesesinde kan lekeleri bulunduğunu anımsadı. "Eyvah! Öyleyse cebimde de kalmıştır, çünkü keseyi oraya tıkıştırdığımda hâlâ nemliydi." Cebini tersyüz etti aceleyle ve gerçekten de astarda kan lekeleri vardı..."

13 Mart 2007

4. Kişisel Gelişim Günleri Fotoğrafları




Aşağıdaki adresten indirebilirsiniz.

(Bunlar Hilal'in fotoğraf makinesiyle çekilenler.)

Toplam 33 Fotoğraf (1024*768)
Boyut: 2,62 MB



http://rapidshare.com/files/20810659/PDA_Hilal.rar.html

4 Mart 2007

Geriye ne kaldı... Bir şey kalmalı mıydı?



Geriye ne kaldı... Bir şey kalmalı mıydı?

Bir şey görürsün, sana bir çok şeyi anımsatan... Bir çok zaman geçer, o küçücük şeyi unutturmaya yetmez.

Bir arkadaşımla sohbet ederken, "ben sürekli azalan bir şeye 'sahibim' demem" demiştim. Ama yanılmışım. Sahip olduğum pek çok değer yitip gitti çoktan... Bazen kendimi Raskolnikov* gibi yatağa mahkum etmek ve günlerce uyanmamak geliyor içimden... Onunki hastalıktandı derseniz eğer, bizimki hastalık değil miydi sanki?

Hatırlamak güzeldir ama herşeyi değil. Keşke insan hatıralarından bazılarını sonsuza dek, bir daha hatırlayamayacağı şekilde silebilse. Bugün neyim ben? Daha dünkü çocukluklarıma gülerken nasıl o bendim diyebilirim ki... Hayır o ben değildim. Yarın da bugünkü ben olmayacağım bunu biliyorum. Zaten bunun için yazıyorum. Çünkü ben hatırlamak istiyorum... Bugünkü ben... Hatırlanmak istiyorum zaten o yüzden yazıyorum.

"...yine gece oldu,
her gece olduğu gibi..."

Ben yazmıştım bu satırları da... Hatırlıyorum... Ama nasıl diyebilirim ki o bendim. İnsan her gün değişiyor. Bugün bu satırları yazıyor, başka zaman başka satırları... Ama insan hep değişiyor. Şimdi nasıl diyebilirsiniz, iki yazıyı da aynı kişi yazıyor...

Çok şey yazdık, yaşadıklarımızı yazdık... Yaşayamadıklarımızı da yazdık... Hepiniz bir şeyler yazdınız... Kimin yazısı bir başkasına kafasından geçenleri tam olarak aktarabilir? Şiirlerimi okuduğumda kendime bile yabancılaşıyorsam bugün, bunun nedeni nedir? Onları bana yazdıran birşeyler vardı, bugün yok... Bugün yazdıklarıma neden olan ne peki?

İnsan kendine sormalı, ben kimim? Kimsin ki... Kendin için bir şey olabilirsin ancak o da gece olana kadar sürer... Kendine bile bu kadar yabancılaşan biri başkaları için ne ifade eder?

Bambaşka uğraşlar bambaşka yollar çıkarır insanın karşısına ve her yol ayrımına başka biri olarak girersin... Yol biter hatırlamak istersin...

Yol biter hatırlamak istersin ama neyi? Geçtiğin yolları mı, yolda karşılaştıklarını mı?

Bir ses gelir kulağına, bir nefes bile yeter... Ben, ben değilim artık, bambaşka biriyim dediğin an bağırmak gelir içinden. Sen başka birisin otur oturduğun yerde. Unut geçmişini, önüne bak. Benim içimde taşıdığım kalp bile başka artık, sen de sen olmayıver, ne kaybedersin...


Berkay
04,03,2007

_____________________________________
*Raskolnikov, Dostoievski'nin Suç ve Ceza adlı romanının baş kahramanı.

3 Mart 2007

27.02.2007

Gecenin olur olmaz saatlerinde usumda davetsiz misafirim olmandan bıktım artık. Misafir ağırlayacak güç kalmadı bu bedende. Konuyorum artık seni anlasana, anlasana istemiyorum artık seni! Gecenin bu vaktinde düşlerimde ne işin var senin? Gözlerinin, bakışlarının, duruşunun, dokunuşunun,, tadının… Senin bende işin ne? Git git artık, yakma canımı, küle çevirme yüreğimi, korları alevlendirme tekrar tekrar. Yoruldum, tükendim, bittim, yitip gittim. Sen küçük bir kıl kurdusun sevdiceğim. İçimi kemiriyorsun. Aşkımı yiyorsun, sevgimi, bedenimi, benliğimi, düşlerimi, dünümü, bugünümü ve yarınımı yiyorsun, doymak bilmeden yiyorsun. Yeni doğmuş bir bebek gibi. Yeni doğanlar annelerinin göğüslerinden o ilk sütü nasıl büyük bir iştahla, hiç doymayacak gibi içerlerse, sen de benliğimi işte öyle kemiriyorsun, yok ediyorsun. Ben bu sebepten ötürü yok olmuşum. İçimi sinsice, düşmanca, zevkle kemiren sen ve yaratmaktan bıkmadığın yanıtsız suallerin benliğimi bırakmadı bana. Benliğim olmadan ben nasıl var olabilirim ki? Soruyorum sana aklım cevapla beni! Lütfen yanıtla artık, bir cevap, bir ses, bir soluk, bir hayat… Sen de mi ey aklım sen de mi terk-i diyar eyledin beni? Usum almış başını çekmiş gitmiş; uçsuz bucaksız diyarlara. Beni ben yapan benliğim, aklım, düşlerim nerdesiniz? Siz olmadan ben olmam, ben; ben olamam. Dermansız yaralarımla kalakaldım öylece. Gerçeğin o ağır tokadı lodos gibi yıktı geçti beni. Yaralayıcı, tedavisiz… Dermanı sizlersiniz… arıyorum sizleri nerde olabileceğinizi bilmeden, tahmin edemeden, umarsızca arıyorum. Her biriniz apayrı diyarlarda. Bulamıyorum, bulsam da geri gelmek ister misiniz bana bilmiyorum? Bu yaralı, yitik bedende yeniden varolmayı kabul eder misiniz? Arıyorum sizleri; serseri bir mayın gibi… Sonunda lodos yaralarım kanlı iltihap akıtarak fark etmemi sağlıyor; serseri mayın kendi yüreğinde patlamış…

Öykü Ağtaş

26 Şubat 2007

YALNIZLIĞIMDA


Küf kokan kadehlerde
Yansımasını seyrediyorum yüzünün
Kaygan ellerinden kayması gibi ellerimin
Kayboluveriyorsun
Biraz utangaç, biraz ürkek
Küf kokan kadehlerde
Yüzünün yansımasını seyretmek...


Brky

30.11.2003

VURGUN


Vurgun yemiş gibi
Birden kaybederim kendimi
Seni görünce
Aniden çıkma karşıma
Yığılır kalırım bak şaka değil
Çok merak ediyorum
Olmaz ya hani
Diyelim ki benim oldun bir gün
Sence kaç gün yaşarım
O günden sonra?



Brky

07.03.2004

YOKLUĞUM


Tut ki kaçtım buralardan
Uzaklara gittim
Aramadım, sormadım günlerce
Dönmedim yıllarca
Ne düşünürsün benim için

Hiç özlediğin olur mu
Saklar mısın eğer bir mektup göndersem
Bir ömür

Ya dönsem geri
Hatırlar mısın beni
Varlığım da yokluğum da bir mi senin için
Hiç mi sevmedin beni söylesene
Gidersem üzülmez misin
Dönersem sevinmez misin?


Brky
03.04.2004

UMARSIZ


gözlerim kapalı
hayalim sensin
ellerim boş
yüreğim sende
ayaklarım yere basmıyor
aklım havalarda
gözlerim aralı
karşımda sen
ellerim boş
ortalık sessiz
sokaklar karanlık
göz yaşlarımda sen
sensiz ben
sensiz hayat
sensiz ölüm
her şey boş...



Brky
08.10.2003

17 Şubat 2007

TEK BAŞIMA



Çoktan girdim gecenin koynuna
Ve sen artık ne kadar ararsan ara
Bu, etrafımı saran sessizlik
Kavuşturur mu seni bana
Çok mu uzaklaştım yoksa senden?
Ne olur söyle
Ne işim var benim burada?

Karanlıkta parlayan gözlerin
Tek sebebidir yazdığım şiirlerin
Ve duyduklarım
Kendi çığlıklarım değiller artık
Kurtuldum sesimden
Ne anlamsız bir kavram bu zaman
Ağzına kadar durgun
Ve bedenim ateş
Tıpkı ellerin gibi...

Çırılçıplak ayazda kaldım
İçimi titreten rüzgar, sen misin?
Şimdiye kadar hep acıttın beni
Ama artık umursamıyorum sevdiğim
Yeni şeyler öğrendim
Yeni şeyler denedim hayatta
Ve sevgi saçtım ortalığa
-ama toplayan olmadı.

Yine tek başımayım...


Brky

24.12.2002

ŞEHRİN ORTASINDA



şehrin ortasında
peşinde sürükleniyorum
kimseyi görmüyor gözüm
aklım sende
gözlerimde yaş
her yan kalabalık
ömür kısa
yakalasam bırakmam ya
yetişemiyorum sana...


Brky

06.11.2003

NASIL SEVGİLİ



Kurumuş pınarın başındaki
Susamış gezgin gibiysen
Annesine sarılan
Korkmuş bir çocuk gibiysen
Fırtınalarla oyun oynayan
Küçük bir sandal gibiysen
Ya da
Akrebi düşmüş
Eski bir duvar saati gibiysen
Seni o zaman sevebilirim

Gezginin içindeki istek
Çocuğun yüreğindeki sevgi
Sandalın sahip olduğu güç
Acımasız zamanla
Alay edebilme yetisi sende varsa
Seninle her yere gelirim
Eğer böyleysen
Seni sevebilirim...



Brky
04.04.2004

GEREKSİZ ŞİİR



bitmez bu şiir
bir başlarsa
hem ne gerek var yazmaya
sonunda ayrılık varsa



Brky
09.11.2003

14 Şubat 2007

Kitap Önerisi 2: Doğunun Limanları (Amin Maalouf)

"Ölüme son çare olarak bakmalısın. Hiç kimsenin seni alıkoyamayacağını bil. Ama ölüme gidebileceğin için onu yedekte tut; sonuna kadar.

Diyelim ki gece bir kâbus gördün. Bunun bir kâbus olduğunu bilirsin ve kurtulmak için başını biraz oynatman yeter. Her şey daha basit, daha dayanılır hâle gelir ve bir bakarsın en korktuğun şeyden zevk alır olmuşsun. Hayat seni korkutuyorsa, içini yakıyorsa, en yakınların çirkin maskeler takmışsa...

Hayat budur de,

ikinci kez çağrılacağın bir oyun olduğunu söyle. Zevk verici ve acı çektirici bir oyun, inanç ve aldatmaca oyunu, maskeler oyunu. Onu sonuna kadar oyna, ister oyuncu olarak, ister izleyici olarak. İzleyici olman daha iyi, içinden kolay çıkarsın. "Son Kurtuluş Çaresi" yaşamama hep yardımcı olmuştur. Elimin altında olduğu için, bu çareye hiç başvurmadım. Ama ahretin direksiyonu elimin altında olmasaydı, kendimi tuzağa düşmüş hisseder ve bir an önce kaçmaya bakardım."


"Adana'da ayaklanmalar olmuştu. Kalabalık, Ermeni mahallesini yağmalamıştı. Altı yıl sonra çok daha büyük çapta olacakların provası gibi bir şeydi. Ama bu bile dehşetti. Yüzlerce ölü. Belki de binlerce." Can çekişen Osmanlı İmparatorluğu ve Beyrut ile Fransa arasında yaşamı sürükleyen İsyan. Doğunun Limanları bu yüzyılın başını, bir insanın trajik öyküsünün içinden anlatıyor. Amin Maalouf son romanı. Doğunun Limanları ile yine YKY'de.

12 Şubat 2007

SEVGİLİLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN...



Ne hasta bekler sabahı
Ne taze ölüyü mezar
Ne de şeytan bir günahı
Seni beklediğim kadar

Geçti istemem gelmeni
Yokluğunda buldum seni
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme artık, neye yarar


N.Fazıl Kısakürek

5 Şubat 2007

Dünyada 1 gramı en pahalı olan maddeler


Alman Bild am Sonntag gazetesi, gramı bir servete bedel olan dünyanın en pahalı maddelerini açıkladı... Gazetede yer alan fiyatlara göre işte dünyanın en pahalı 5 maddesi:

Örümcek zehri: Karadul örümceğine ait 1 gram zehir, 62 bin 500 euro'ya alıcı buluyor. Zehir, örümcekten sağılarak laboratuvarlara satılıyor ve ilaç üretiminde kullanılıyor.

Boğa spermi: Kanada'daki Goldwyn ve Titanic adlı süper boğaların 1 gram ağırlığındaki yoğunlaştırılmış spermi, tam 55 bin euro değerinde.

Kuyrukluyıldız tozu: "Stardust" uydusunun uzayda "Wild II" adlı kuyrukluyıldızdan topladığı tozun gramı 28 milyar euro'ya geliyor. ABD'li gezegenbilimci Amir Alexander, tozun Güneş Sistemi'nin ilk zamanlarına ait olduğunu açıkladı.

Beyaz trüffe mantarı: Bir İngiliz asilzade, geçen ekim ayında açık artırmaya çıkarılan 1.2 kilogram ağırlığındaki beyaz trüffe mantarına 95 bin euro ödedi. Köpekler yardımıyla bulunan mantarın gramı 80 euro'ya geldi.

Yasemin çiçeği esansı: Fransa'nın Grasse kentinde yetiştirilen yasemin çiçeğinin esansı çok değerli. Çünkü yasemin ekili bir tarladan ancak birkaç damla saf yasemin yağı elde edilebiliyor. Bir kilo yasemin esansı piyasada 50 bin euro'ya alıcı buluyor.

HEMEN ÖNCE


Mutsuzluk kanıma işledi
Sen gitmeden hemen önce
Vurulmuşluk kanımı akıttı
Dostlarım terk etmeden hemen önce

Göz pınarlarım yaşsız kaldı
Sen şehirden göçmeden hemen önce
Güvendiğim dağlardan çığ düştü korkak benliğime
“Seni unuttum” dediğini duymadan hemen önce

Kusursuz yalnızlığım başladı
Yokluğunun rüzgarı kapıyı çalmadan hemen önce
Ve kulaklarım sağır, gözlerim görmez oldu
Beklediğimin artık başka bir bekleyeni olmadan hemen önce


Manolya

4 Şubat 2007

Avrupa Birliği'nin Genişlemesi


Üzerine tıklayın...

KELiMELERiN BiLMEDiGiNiZ ANLAMLARI



*Ask* : 1 sesli, 2 sessiz ve 2 aptaldan olusan sozcuk.
*Bas agrisi* : Kadinlar tarafindan en fazla kullanilan dogum kontrol yontemi.
*Nanosaniye* : Trafikte isigin yesile donmesi ve arkadaki hayvanin korna calmasi arasinda gecen sure.
*Futbol* : Kadinlarin kocalari yerine bilmeden evlendikleri nesne.
*Hardware* : Bilgisayarin software arizasi nedeniyle bozulmasi durumunda yumruklanan kismi.
*Entellektuel* : 2 saat boyunca seksten baska birsey dusunmeyi becerebilen insanoglu.
*Ekip calismasi* : Butun suclari ekibin geri kalanina yuklemeyi saglayan calisma bicimi.
*Doktor* : Hastaliginizi ilaclarla iyilestiren, sonra da sizi faturalarla olduren kisi.
*Patron* : Gec kaldiginizda ise erken gelen, erken geldiginizde gec kalan kisi.
*Gozyasi* : Erkek gucunun, kadin gucu karsisinda bozguna ugratilmasina yarayan hidrolik guc birimi.
*Soylenti* : Ses hizindan bile hizli dagilan haberler.
*Sozluk* : Bosanmanin, nikahtan once geldigi tek yer.
*Baba* : Doganin bize armagani olan banka.
*Gulumseme* : Pek cok seyi bir dogruya ceviren egri.
*Iyimser* : Kazayla nehre dustugunde banyo yapmaya baslayan kisi.
*Diplomat* : Size cehenneme gitmenizi oyle bir dille anlatir ki, bu yolculuk icin can atarsiniz.
*Ofis* : Gergin bir ev hayatindan sonra gevsediginiz yer.
*Komite* : Kendi baslarina hicbir sey yapamayan ve birlikte hicbir seyin yapilamayacagina karar vermek icin bir araya gelen insanlar.

24 Ocak 2007

PAPATYA


Şimdi sizlere çok sevdiğim dostum İlkay'ın bir çalışmasını dinletmek istiyorum... Çok küçük bir kısmı var maalesef ama bu bile yetiyor insanı sakinleştirip güzelleştirmeye:) Söz verdi, en kısa zamanda tamamını da gönderecek... Parça ile ilgili yorumlarınızı ilkayaktas@hotmail.com adresine gönderebilirsiniz... Ama buraya da bişeyler karalayın:P

Buradan dinleyebilirsiniz

21 Ocak 2007

Kıtaların Kayması



Resme tıklayın...

Milyon, milyar, trilyon, katrilyon... Ya sonra???

Milyon, milyar, trilyon, katrilyon... Ya sonra??? 450 basamağa kadar bütün sayılar!!

Buradan...

Bunları Biliyor muydunuz?


* Atatürk'ün geometri isimli bir kitap yazdığını biliyor muydunuz?

Atatürk, ölümünden bir buçuk yıl kadar önce, üçüncü Türk Dil kurultayından hemen sonra 1936 - 1937 yılı kış aylarında kendi eliyle Geometri isimli bir kitap yazmıştır. Bu 44 sayfalık yapıttaki boyut, uzay, yüzey, düzey, çap, yarıçap, kesit, çember, teğet, açı, açıortay, içters açı, dışters açı, taban, eğik, kırık, yatay, düşey, yöndeş, konum, üçgen, dörtgen, beşgen, köşegen, eşkenar, ikizkenar, paralelkenar, yanal, yamuk, artı,eksi, çarpı, bölü, toplam, oran, orantı, türev, alan, varsayı gerekçe gibi terimler Atatürk tarafından türetilmiştir.

Bu konuyla ilgili Ömer L. Örnekol'un tarihsel bir anısı;

"Atatürk, Sivas'a son kez 13 Kasım 1937 tarihinde geldiklerinde, kendilerini, Sivas Lisesinin Kızılırmak oymağı İzcileri olarak istasyonda karşıladık. Yanlarında Kültür bakanı Saffet Arıkan, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Sabiha Gökçen, İsmail Hakkı Tekçe ve yaveri Naşit Mengü bulunuyorlardı.

Atatürk, lise müdürü matematik öğretmeni Ömer Beygo ve baş yardımcısı, felsefe öğretmeni Faik Dranaz ve öteki ilgililerle birlikte, doğrudan doğruya liseye geldiler. Burada, ilkin, 4 Eylül 1919'da tarihsel kongrenin toplandığı kongre salonunu ve özel odalarını gezdiler ve duygulandılar. Sonra topluluk halinde, lisenin 9 A sınıfında, programdaki geometri (o zamanki adıyla hendese) dersine girdiler. Bu derste bir kız öğrenciyi tahtaya kaldırdılar. Öğrenci, tahtada çizdiği koşut iki çizginin, başka iki koşut çizgiyle kesiştiğini kesişmesinden oluşan açıların arapça adlarını söylemekte zorluk çekiyor ve yanlışlıklar yapıyordu. Bu durumdan etkilenen Atatürk, tepkisini "Bu anlaşılmaz Arapça terimlerle öğrencilere bilgi verilemez. Dersler Türkçe yeni terimlerle anlatılmalıdır" diyerek belirtip ve tebeşiri eline alıp, tahtada çizimlerle "zaviye" nin karşılığı olarak açı, "dılı" nın karşılığı olarak "kenar"; müselles"in karşılığı olarak üçgen gibi Türkçe yeni terimleri kullanarak, birtakım geometri konularını ve bu arada Pisagor teoremini anlattılar.

Atatürk, bugün dilimizde karşılığı "koşut" olan "muvazi" sözcüğünün yerine kullandıkları "paralel" teriminin kökenini açıklarken, Orta Asya'daki Türklerin, kağnının iki tekerleğinin bir dingile bağlı olarak duruş biçimine "para" adını verdiklerini söylediler.

Büyük Önderimiz Atatürk, bu derste aynı zamanda Kültür Bakanına, ders kitaplanın birkaç ay içinde Türkçe terimlerle yeniden yazdırılıp, bütün okullara ulaştırılmasını buyurdular.

Bu tarihsel olaya, Sivas Lisesinin öğrencisi olarak tanık olmam benim için mutlu ve unutulmaz bir anıdır."

Ömer L. Örnekol, Bilim ve Teknik Dergisi, Kasım 1982.

18 Ocak 2007

Türkçe'miz "Oha falan" oldu

Yıl: 1965
"Karşıma âniden çıkınca ziyâdesiyle şaşakaldım.. Nasıl bir edâ takınacağıma hükûm veremedim, âdetâ vecde geldim. Buna mukâbil az bir müddet sonra kendime gelir gibi oldum, yüzünde beni fevkalâde rahatlatan bir tebessüm vardı.. Üstümü başımı toparladım, kendinden emin bir sesle 'akşam-ı şerifleriniz hayrolsun' dedim.."

Yıl: 1975
"Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım.. Ne yapacağıma karar veremedim, heyecandan ayaklarım titredi. Ama çok geçmeden kendime gelir gibi oldum,
yüzünde beni rahatlatan bir gülümseme vardı.. Üstüme çeki düzen verdim, kendinden emin bir sesle 'iyi akşamlar' dedim.."

Yıl: 1985
"Karşıma âniden çıkınca fevkalâde şaşırdım.. Nitekim ne yapacağıma hükûm veremedim, heyecandan ayaklarım titredi. Amma ve lâkin kısa bir süre sonra
kendime gelir gibi oldum, nitekim yüzünde beni ferahlatan bir tebessüm vardı.. Üstüme çeki düzen verdim, kendinden emin bir sesle 'hayırlı akşamlar' dedim.."

Yıl: 1995
"Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım.. Fenâ hâlde kal geldi yâni.. Ama bu iş bizi bozar dedim. Baktım o da bana bakıyor, bu iş tamamdır dedim..
Manitayı tavlamak için doğruldum, artistik bir sesle 'selâm' dedim.."

Yıl: 2006
"Âbi onu karşımda öyle görünce çüş falan oldum yâni.. Oğlum bu iş bizi kasar dedim, fenâ göçeriz dedim, enjoy durumları yâni.. Ama concon muyum ki ben,
baktım ki o da bana kesik.. Sarıl oğlum dedim, bu manita senin.. 'Hav ar yu yavrum?'"


Teşekkürler Didem;)

17 Ocak 2007

SUÇLU




Bazen asıl suçlunun kim olduğunu anlamazsın
En masum anlarında
Kendini suçladığın da olur
Sabahlara güvenip gecelere küsersin
Unutursun geceyle gündüzün kardeş olduğunu
İçin için yersin kendini
Beyninin her noktasında o vardır
Aslında bütün suçlu odur çoğu zaman
Bütünüyle içinde taşırsın onu
Suçu da taşırsın birlikte tabi
Haberin yoktur
O sendedir.


Brky
07.03.2004

SEVGİLİYE



Seni ne kadar sevdiğimi biliyor musun
Kaç gece rüyalarımı süslediğini
Adını sayıklayarak geçirdiğim o hüzünlü geceleri
Sevgilim
Tutabilir misin ellerimi her yalnız kalışımda?

Sana ulaşmak için nelere katlandığımın farkında mısın
Ya gözlerine bakabilmek için verdiğim mücadelenin
Kavrayabilir misin içimdeki ateşin büyüklüğünü
Peki sevebilir misin beni seni sevdiğim kadar?


Brky
08.12.2002

KOKUŞMUŞ AŞK



kokuşmuş aşk
heyecansız sevişmeler
çıtkırıldım sohbetler
pas tutmuş yürek
bir aşkı yaşayamamaya dair ne varsa
benim payıma düştü.

başta bu aşk, yaşayamadıklarıma hevesti
sonra
kokuşmuş aşkın kokusu
üzerime sindi...



Brky
02.01.2004

15 Ocak 2007

SEVGİLİM OLUR MUSUN


Düşüncelerin en sessiz
bakışların en anlamsız olduğu yerdeyim
dakikaların en sorumsuzca geçtiği zamanlarda
kendimleyim ve sensizim.
sevgilim olur musun?

Bir gün daha geçti sensiz
hayallerimde bir gün daha yaşlandın
nereye kadar gider bilmiyorum ama
her an sevgilin olmaya hazırım
ansızın
sevgilim olur musun?


Brky
13.11.2002

SENİNLEYKEN



Üşürüm geceleri
Sensizliğin ayazında
Öyle bir rüzgar
Öyle bir soğuk
Yaz ortasında

El ele gezerken, sarhoş
Şehrin buz tutmuş sokaklarında
Sırılsıklam olurum terden
Kış ortasında...



Brky
09.11.2003

SEN YETERSİN




tek istediğim sensin
ne ekmek ne su
sen bana yetersin
kaparım gözlerimi
hayalin bile yeter...



Brky
22.02.2004

11 Ocak 2007

Finaller başladı...

Arkadaşlar finaller başladı, hepiniz çok sıkı çalışıyorsunuz belli, ziyaretçi sayımızdaki düşüşten belli bu:Pp

Hepinize başarılar diliyorum...

Peki benim burada ne işim var???
Ben çalışmaya gidiyorum!!! hehe:))

ŞAŞKIN MUHABİR! Anam coştu lan bunlar!

Skytürk muhabirinin canlı yayın kazasını spiker nasıl toparladı!


hahaha:))

Nana "Dreams" Mutlaka Dinleyin



Nana » Dreams

CHORUS:
IN MY DREAMS GOD IS TALKING TO ME
IN MY DREAMS I AM DOWN ON MY KNEES
IN MY DREAMS I AM BEGGING YOU PLEASE
LET MY SOUL REST IN PEACE

RAP1:
DREAMS SOMETIMES I ASK THE LORD WHY
MAMA BACK AGAIN IN MY DREAMS YOU ARE ALIVE
I DON'T KNOW REALITY OF FICTION
I GUESS YOU AND THE LORD GUIDING ON MY MISSION
WHO AM I AN ACTOR OR MUSICIAN
DREAMING ALL THESE YEARS FINALLY THE RIGHT DECISION
I CAN'T BREATHE MY MIND IS WIDE OPEN
NIGHTMARES IN THE NIGHT BEDSHEET LIKE AN OCEAN
SLEEPING DEEP I CAN HEAR GOD SPEAK
YOUR LIFE IN MY HANDS CHECK THE BIBLE READ AND PREACH
MY EYES OPEN BEGIN TO REALIZE
I AM STILL IN MY DREAMS WHO'S THE MAN IN DISGUISE
I START TRIPPIN' THINK A SEC ABOUT THE KITCHEN
HAVE TO FACE THE FACT ABOUT MY FUTURE REPUTATION
IN ADDITION MINIMIZE MY AMBITION
LORD WAKE ME UP CHANGE MY SITUATION

CHORUS X 1

BRIDGE:
LIFE IS TOO SHORT TOO SHORT TO LIVE IN ANGER
CAN'T STAND THESE NEGATIVE VIBES
LIFE IS TOO SHORT TOO SHORT TO LIVE WITH DANGER
PLEASE HELP ME GOD TO SURVIVE
CAN´T JUST STAND THESE NEGATIVE VIBES
WON´T YOU HELP ME GOD TO SURVIVE
CAN´T JUST STAND THESE NEGATIVE VIBES

RAP 2.
DREAMS I JUST CAN'T EXPLAIN
THEY BUG ME OUT MAKE ME TRIP IN SO MANY WAYS
I WANT THE TRUTH NOTHING BUT THE TRUTH
ENTIRE 411 I AM GOIN' BACK TO MY ROOTS
WOOP WOOP THAT'S THE SOUND OF THE POLICE
YOUNG GIFTED BLACK I AM DOWN ON MY KNEES
IRRITATED LOST NOWHERE TO GO
HELP ME PLEASE RESCUE ME I AM LOOSING CONTROL
THE SHOW MUST GO ON I WANNA HAVE MY PIECE OF CAKE
SEPERATE GOOD FROM THE BAD AND FAKE
SNAKES ALWAYS WANNA RIDE YOUR JACK AND PLACE
THEIR BEHINDS IN YOUR FACE DISPOSSESS YOUR SPACE
IN MY DREAMS I SEE A PICTURE OF YOUR FACE
LIFE IS TOO SHORT B TAKE A BREAK
I WISH GOOD LUCK FOR YOU AND YOURS
DREAMS SEE ME WALKING THROUGH THAT DOOR

CHORUS X 1

COULD YOU EASE MY PAIN AND SHOW ME GOOD THINGS IS MY LIFE
COULD IT BE THAT I´M JUST TO BLIND, LIFE IS TO SHORT,
TO SHORT TO LIVE IN ANGER, PLEASE HELP ME GOD TO SURVIVE
STILL TALKING IN MY DREAMS, WHITOUT YOU LIFE IS NOT WHAT IT SEAMS
THIS IS SO HARD TO TAKE

Sitede mp3 vermek istemiyorum ama siz bir şekilde edinebilirsiniz, mutlaka dinlemenizi öneririm...

GERÇEK SEVGİLİ


hasretin beni senden daha çok seviyor
çünkü o beni hiç yalnız bırakmıyor
sen bu gece bence
hasretini kıskan sevgilim.



Brky
09.12.2003

SEVGİ BENCİLLİKTİR


Sevgi bencilliktir
beni mutlu ettiğin için severim seni
beni sevdiğin için
iyi hissettirdiğin için bana kendimi
yalnız olmadığımı hatırlattığın için
beni yalnız bırakmadığın için
severim seni
seni var olduğun için severim
çünkü senin var olman
benim mutlu olmam demektir
sevgi bencilliktir...

Brky
19.09.2004

10 Ocak 2007

SANGRIA

Ben içki içen biri olmama rağmen içkinin içilecek birşey olmadığına inananlardanım. Ama sangria öyle mi? Nedir sangria? Anlatalım...

Sangria İspanya'da hemen her lokantada bulunan çok hoş kokulu, hafif bir içecektir. Şarap, portakal suyu, portakal ve limonu büyük bir sürahinin içinde karıştırın. Şeker ilave edin, buzdolabında soğutun. Bardaklara birer ikişer buz koyup maden suyunu paylaştırın, sangriayı üzerine doldurun.

6 bardak sek kırmızı şarap
1 1/2 bardak portakal suyu
1 portakal, dilimlenmiş
1 limon, dilimlenmiş
toz şeker
buz
1/2 bardak maden suyu


Elinizin altında şarap varsa kalkın bir deneyin bakalım ne çıkacak ortaya... Yalnız dikkatli için, alkol aldığınızı unutmadan... Zira çok güzeldir içmeye doyamazsınız...

Asıl olarak İspanyollara ait olan bu lezzet dansı, zamanla diğer ülkeler tarafından benimsenmiş ve kendi ağız tatlarına uygun karışımlar ile zenginleştirilmiştir.
http://www.lisashea.com/sangria/
Bu linkte değişik ülkelere ait tarifler yeralmaktadır.
Sangria asıl olarak seramik kaplarda, sürahilerde hazırlanmaktadır.

Saygılarımla,

7 Ocak 2007

DÜŞ


Ellerinin sıcaklığını hissettim düşümde
ve kalp atışlarını
ve gözlerini gördüm.
Hiç utanmadan
nasıl da öptüm dudaklarından,
nasıl uyandım kan ter içinde
anlatamam...



Brky
13.11.2002

ÇAĞRI


Bir karanlık çöktü hislerime
Sanki çoktan gitmiş gibisin
Dönüş yok veya çok uzak artık
Çağırsam gelir misin?

Aşka gelmişiz bir kere
Kurtuluşum yok gibi, deliyim
Aklımdan çıkmaz sevda türküleri
Çağırsan keşke, gelirim.

Hayallerimde, rüyalarımda
Yalnız zamanlarımda sen varsın
Gözlerine bakmaya doyamadığım
Çağır beni, gelirim.

Tut ki dışındayız zamanın
Kimliksiz gecelerde yalnız
Sen çağırmasan da buradayım
Ben çağırsam gelir misin?



Brky
09.03.2004

BULAMAZSIN


bulamazsın ne kadar arasan da
gerçek aşk bir tek bendedir
veya –yoktur bu dünyada


Brky
14.01.2004

5 Ocak 2007

BELKİ


Gidiyoruz diye belki, belki seviyoruz diye..
Kalbimizde ne varsa şiirlere emanet ettik..
Özleriz diye belki ya da unutuluruz korkusuyla
yaşadık aylarca, yıllarca...
Şimdiye kadar sahip olduğum ne varsa senden çok değil,
ne kaybettiklerim ne kazanamadıklarımsa umurumda değil..
Gözlerin aklıma gelsin, rüyalarıma gir yeter..
ve belki olursa, benden sonraki hayatın
benimle olduğundan daha güzel olsun,
senin varlığın buna değer...
düşündükçe büyür kalbim ve içimdeki okyanus çıldırır,
bir masum martı gelir marinaya...
belki o zaman gökyüzünün mavisini
ve yüzüme çarpan meltemi farkedip
sana dönerim
ya da
içimi o masum martıya dökerim...
seni özlerim, evet, herşeyini özlerim...
bu kafa bu gövdede durduğu sürece ben...
hayatta en çok şunu isterim demem,
ben yaşamak isterim, seninle, yaşamak...



Brky
Şubat 2006

4 Ocak 2007

BU ŞEHİR



Bu şehir canlandırmıyor anılarımı
Düş kuramıyorum yatağıma uzanıp
Hissedemiyorum kokusunu saçlarının
Bu şehir çok soğudu artık
Yıldızlar bile güzel görünmüyor bu şehirden
Ay ışığıyla yetiniyorum
Onun da bulutlar kesiyor önünü bazen...



Brky
04.04.2004

2 Ocak 2007

BENİM DÜNYAM



Dost biriktiriyorum satır aralarında
Küçük bir dünya yaratıyorum kendime
Şarkılar söylüyorum bağırarak
Güzel cümleler kuruyorum
Güzel olan her şeyi yaşamak istiyorum
Ve yaşatmak istiyorum güzellikleri
Nasıl seviyorum seni
Sana nasıl aşığım bilsen!
Seni küçük dünyama bekliyorum.



13.01.2004
Brky